25 Aralık 2009 Cuma

120 Cabuk Cik Git Hayatimdan Lutfen


24 Nisan 2010…gel artık bak beklemelerdeyim seni büyük bir hevesle, sen de daha fazla inat etme bu kadar yavaş değil biraz daha hızlı gel bana olur mu? Gel ki adamimla kavussun ellerimiz hic ayrilmamacasina.120 gün tam tamına geçip gitmesi gereken, sevdiğim adamdan boşu boşuna uzakta kalmam gereken 120 gün var önümde.6 yıl önce bu zamanlar da ne büyük bir heyecanın ortasında bulmuştum kendimi. O gün bu gündür hayatımda o’na dair hep heyecan var, zaman içerisinde heyecanım şekil değiştirdi ama hiç bitmedi.
İlk göreve başladığım okuldan arkadaşımın kardeşi gelecekti okula bir gün. Sıradan ve her zamanki gibi gündü işte. Sonra o geldi, kapıdan içeri bir huzur girdi sanki. Evet, kesinlikle huzurdu bu ve ben onu ilk gördüğüm anda hissetmiştim ebedi huzurum olacağını. Söylemiştim kendime bunu bu çocuk benim olacak… 2003 yılı bana öyle büyük bir hediye verdi ki ömrüm boyunca yeri hep ayrı olacak bende,2003 benim için özelsin bunu unutma bence :) Zaman nasıl da geçmiş diyorum şimdi geriye baktığımda, ne kadar acı, sevinç, Aşk, kıskançlık, kavga… Her şeyi yaşamışız, tükenmemişiz, güçlenmişiz. Aşk olmuş daima yanı başımızda, biz bu Aşkı hiç terk etmemişiz ne de iyi etmişiz. Ömrüme ömür katmışsın sevdiğim, seninle değil 6 bir 60 yıl yaşamaya hazırım.

Ama öncesinde bu 120 gün benimle inatlaşma ve çekil önümden, hadi ama çık git hayatımdan, anlaşma yapalım seninle 24 Nisan’dan sonra bizim için ileriye doğru saymaya başla. Bak bu güzel bir anlaşma hem senin için hem bizim için, hiç inat etme koskoca 6 yıl böyle inatlaşmamıştı benimle haddini bil, 120 anlaştık mı ·?

16 Aralık 2009 Çarşamba

Doğum günün kutlu olsun melegim...


Bir aralık ayının 16'sında gelmişsin dünyamıza ne de iyi etmişsin bebeğim.
Seni seviyorum güzel kardeşim.27 yıl onurunla yaşadın daha nice yaşlar dilerim....ablan

8 Aralık 2009 Salı

HAYATTAN GECIKMIS HABERLER


Yine uzun bir ara vermisim yazmaya,kendimden,sevgilimden,hayatimizdan anlatmayali epey olmus.Bir suru nedenim mi vardi yoksa yazmamak icin bu nedenleri kendime bahane mi ettim orasi mechul.Hep diyorum aslinda,bu kadar ara verince,yazmayinca yazacaklarimin kimini unutuyor,kimini de es geciyorum.Simdi tam da bunu yasiyorum,kafamda toparlamaya calisiyorum bu 20 gunluk zaman icerisinde neler oldu,neler paylasildi diye ancak kisa notlar halinde beliriyor benligimde.Ne yapalim bu seferlik boyle olsun.
En son sevgilimle nefes filmini izledigimizden bahsetmistim.Sonrasinda biz 2012 adli filmi de izledik.Ve sanirim sevgilim bu filmi daha cok begendi.Ancak benim favorim hala Nefes :)
Sonra diyorum neler gecirdik bu surede.....himmm evet nisanli olarak 2. bayramimizi da gecirdik askimla.Yalniz bu bayram biraz sorunlu gecti bizim icin,cunku kayinvalidem rahatsizdi bayram suresince,surekli hastanelere tasindik.Simdi iyi ancak kendine cok dikkat etmesi,yuksek tansiyon hastasi oldugu icin tuzlu hic birsey kullanmamasi gerekiyor.Guatr ameliyatini olabilse daha iyi olacak ama ameliyat olabilmesi icin de biraz kilo vermesi gerekiyor.Neyse dedigim gibi simdi cok daha iyi.
Evimizle ilgili eksikliklerimiz hala ayni durumda.Gerci cok sukur bircok esyamizi hallettik sayilir ama yinede kalanlari da biran once almayi ve evimizi yerlestirmeyi cok istiyorum.
Ve son olarak su aralar kaplumbaga gibi mi ilerliyor bu zaman anlamiyorum ama biran once gecse ve ben askima kavussam artik.
Son 137 gun :)

19 Kasım 2009 Perşembe

NEFES...


Gercegin iste tam da kendisi diyebilecegim bir filmdi.Yutkundum,gozlerim doldu,guldum,hirslandim ama bu haksizlik dedim gozyaslarimi sessizce akittim sildim hemen sonra,film bitinceye kadar icime akitmaya devam ettim yaslari.Ailemde bir erkek kardes olmamasina sevinsem mi uzulsem mi bilemedim ya da nisanlim henuz askerligini yapmamis olsaydi neler hissederdim.Filmi ben cok begendim sevgilim her ne kadar begenmese de gercekten izledigime hic pisman olmadim...

14 Kasım 2009 Cumartesi

DEREOTLU PEYNİRLİ POĞAÇA :) Yemek Bloğu Değil Ama Başlık Böyle Olsun İstedim...

Geçen akşam sevgilimle koltuk takımımızı aldıktan sonra bize geçtik.Annemin gündüz siteden misafirleri için yaptığı yiyeceklerden kalmış bizim gelmemizede çay demleyip sofrayı bu yiyeceklerle donatmıştı.Annemin menüsünde kısır,dereotlu ve peynirli poğaça,havuçlu tarçınlı ve cevizli kek,peynirli börek vardı.Ben oldum olası dereotunu çok severim ama sevgilimin sevmediğini bu poğaçaları pek beğenmeyişinden bir kez daha teyit etmiş olduk.Ben çok beğendim gerçekten süper ötesi bir lezzeti vardı.sevgilimse peynirli böreğe bayıldı kaç dilim yediğini sayamadım :)
Bu kadar bahsettim menüden bari bir tarifi vereyim,diğerleri bilindik tarifler ben en iyisi bu pofuduk ve leziz dereotlu peynirli poğaçaların tarifini yazayım...

MALZEMELER:
* 1 yumurta (sarısı ve akı ayrılacak)
* 1/2 su bardağı erimiş tereyağı
* 1/2 su bardağı sıvıyağ
* 3/4 su bardağı yoğurt
* 1 paket kabartma tozu
* 200 gr beyaz peynir
* 1 demet dereotu
* 3,5-4 su bardağı un
* susam veya çörekotu
* tuz (peynirin tuzluluk derecesine göre ayarlayın)
YAPILIŞI:
- 3 su bardağı unun ortasını açın. İçine eritilip ılıtılmış tereyağını, sıvıyağı, yoğurdu, ezilmiş peyniri, yumurta akını, kabartma tozunu , tuzu, kıyılmış dereotunu ekleyip hamuru yoğurun.
- Kalan yarım bardak unuihtiyaç olursa azar azar ilave ederek yumuşak bir hamur yoğurun.
- Ceviz büyüklüğünde parçalar alıp şekil verin ve yağlanmış fırın tepsisine dizin. Üzerlerine yumurta sarısı sürüp çörekotu veya susam serpin.
- Önceden ısıtılmış 180ºC deki fırında üzerleri pembeleşene kadar pişirin.

Bu tarifi deneyen kimse pişman olmadı,hatta sevgilim her ne kadar sevmesede annem sabaha yesin diye akşam giderken kek ve börek koyarken yanına bunlardan da ekledi.Aşkımın dediğine göre arkadaşları da beğenmiş :)
Yazının başında koltuk takımımızdan bahsettim ancak detayları daha sonra yazacağım.Annemlerde yatak odamızı aldılar bu arada.Yavaş yavaş eksiklerimiz tamamlanıyor ve geriye sadece 5 ayımız kalıyor :)

10 Kasım 2009 Salı

ATAM Sen Rahat Uyu...

10 KASIM 20 KASIM 1938 TARİHLERİ ARASINDA GAZETELERİN ATATÜRK İLE İLGİLİ HABERLERİ



Emanetin Çocuklarımıza En Değerli Emanetimiz Olacak Sen Rahat Uyu Büyük ÖNDERİMİZ...

9 Kasım 2009 Pazartesi

Bunun Adı AŞK...



Bir şey yazmak değil sadece bunu paylaşmak istedim.AŞK bu,can bu,sevgi bu....

7 Kasım 2009 Cumartesi

EVİMİZ...YUVAMIZ...


Gunler hizla ilerliyor ve olaylarda ayni hizla gerceklesiyor.Evimizi aldik cok sukur,artik kendi evimizin sahibiyiz :) Sirada evin ihtiyaclarini gidermek var.Evin olculerine uygun esya bakacagiz,uygun perdeler,avizeler,tuller vs. derken cok isimiz var cok.Ama bunlar zevkli isler buyuk bir heyecanla,isteyerek sevkle yapacagiz sevgilimle...

08.11.2009 Pazar

Güzel,güneşli bir pazar günü bugün.Birazdan sevgilimle görüşeceğiz.Evimiz için korniş vb. bakacağız.Bizim artık gezme anlayışımız bu oldu evimizin ihtiyaçları için araştırıp almak :)

1 Kasım 2009 Pazar

Evim Evim Güzel Evim...

Tam 1 hafta önce evle ilgili gelişmeleri yazmışım,şimdi yine evden dem vuracağım.Bahsettiğim ev olmadı evet olmadı.Ev sahibi vazgeçti.İlk başta çok üzüldüm ama sonra dedik keyfi bilir ne yapalım.Hayırlısı buymuş bizim için diye kendimizi avuttuk.sonra biz durur muyuz hemen araştırmalara devam.......ve aynı semtte 1 sokak aşağıda başka bir ev bulduk :)Yine büyüklere gösterildi onay alındı,evin sahibi ile görüşüldü vs. derken bir bakmışız kapora bile verilmiş.Geçtiğimiz hafta içinde de bu evle uğraştık.Ayrıca bankadan eksper bile gitti.Şimdi geriye sadece bankanın krediye onay vermesi kaldı.Kredinin onayı bekleye dursun sevgilimle,bugün hadi İkea ve yeni açılan forumİstanbul'a gidelim dedik.Bu baktığımız ev de 2+1 olduğu için özellikle ikea'da ki küçük alanları nasıl düzenlediklerine bir kere daha bakalım bir fikir ediniriz dedik ama öyle işte bu !!! dediğimiz bir yerleşim şekli ya da farklı mobilye stili göremedik.Neyse şu ev işi kesinleşsin biz tapumuzu elimize alalım o evi nasıl döşeyeceğimi biliyorum ben.Çiçek gibi yapacağım misler gibi olacak adamımla yuvam.Mutfağından gelen kurabiye kokuları huzur verecek misafirlerime :)Öncesinde şu ev bir kesinleşsin hayırlısıyla,hepsi olacak inşallah.

25 Ekim 2009 Pazar

Kucuk ama Sirin Bir Ev...

Evet sadece bizim olacak bir evimiz olsun istiyorum.Cok sey istemiyorum degil mi Allah'im.Sadece huzurlu bir yuvamiz olsun,sevdigim adama mis gibi kurabiyeler pisirebilecegim bir mutfagi,geceleri onun yaninda buyuk bir guvenle uykuya dalabilecegim bir odasi,misafirlerimizle hos sohbet edip bir aci kahve sunabilecegim salonu olsun yeter......
Gecen hafta buldugumuz ev icin kredi basvurusunda bulunduk ve buyuk olasilikla onaylanacak ama son anda ev sahibinin evi satmaktan vazgecebilirim sozu hic hesaba katmadigimiz bir durumdu.Pazatesi gunune kadar sevgilime haber verecek bilemiyorum sonuc ne olacak.Allah'im guzel seyler diliyorum.Hayirliysa bu evi bize nasip et Rabbim.Simdilik daha fazla birseyler yazmak icimden gelmiyor.Sadece bir evimiz olsun diye dua etmek istiyorum.

21 Ekim 2009 Çarşamba

ADAMIMA DAIR...

Insan yasami fazlasiyla devinim sahibi olabiliyormus meger ya da en azindan son zamanlarda benimki oyle oluyor.Bir suredir sevdigim adama olan kirginligim,beni onemsemedigini,sevmedigini dusunmem beni gercekten yoruyor ve yuregimi acitiyordu.Ama dedim ya surekli bir devinim halinde yasadiklarim kimbilir herkesin dedigi gibi nisanlilikta olan sorunlardir sadece de ben fazla abartiyorumdur.
Herneyse simdi daha iyiyim,iyiyiz.Onu cok sevdigim icin belkide daha fazla kirilgan olabiliyorum hepsi bu.Gelelim simdiye.......bizde son haberler cok iyi hemde.Sevgilimle kirada oturmayi hic istemedigimiz icin ev alma yolunda ilerliyoruz.Gectigimiz hafta sonu adamimla ev aradik,bir kac eve baktik.Iclerinde en begendigim evi de sanirim alacagiz.Allah'in izniyle kendi evimizin sahibi olacagiz.Bunu ikimizde cok istiyoruz.
Sevdigim adamla 6 ay sonra kendi evimize yuvamiz diyebilmeyi cok istiyorum.O'nu seviyorum ve 6 ayin biran once gecmesini,askimin yaninda gune baslamayi,onunla bir yuvayi paylasmayi dort gozle bekliyorum.
YARIM,SEVDIGIM ADAMIM,YARINIMSIN,UMUDUMSUN...

16 Ekim 2009 Cuma

Hayat Beni Yoruyor

Uzun bir suredir ara verdim ancak sorunlar hic ara vermiyor nedense.Cok bunaldim,nereye kadar boyle devam eder ki? Nisanlilikta sorunlar daha bir artar,gergin olur insanlar deniyor da bu kadarida biraz fazla artik.Bir kus bir barisik olmak artik bu bunyeye cok agirlik vermeye basladi,yuregim 6 yildir hic acimadigi kadar aciyor.Aslinda son durumlardan sonra duzeltmistik arayi hatta en son pazartesi gunu sinemaya gittik.Bu arada soylemeden edemeyecegim film cok guzeldi.Zaman Yolcusunun Karisi,Amazon editorlerinin 2004 yilinin en iyi kitabi sectikleri romanin sinemaya uyarlanmis harika bir duygusal,gercek ASK filmi.Kisaca Ask cok guzel islenmisti.
Bu haftanin tek guzel yani bu filmi izlemek oldu iste.Gerisi ise tam bir kaos,aklimi kacirmak uzereyim.Ne yapacagimi,nasil davranacagimi bilemez oldum.Sevdigim,canim,herseyim dedigim insan beni nasil bu derece kirabiliyor anlam veremiyorum.Benimle gorustugu gunleri sayiyor bu nasil mumkun oluyor ki ben her animi onunla gecirmek isterken o benle 4 gun ust uste gorustugunu soyluyor.Ve isin en aci tarafi bana bunu soyleyen nisanlim son 3 gundur ust uste arkadaslariyla gorusuyor,onlarla vakit geciriyor.Dun aksam birde is cikisinda beni aramayip her iki telefonunu da kapatti.Neden bu kadar vurdumduymaz davraniyor ki,ayni seyi ben ona yapsam kiyameti koparir.Telefonunu actiginda da verdigi cevap hepsinden beterdi,arkadaslarimla rahat oturmak icin kapattim.Yeter seninle ugrasamam.........Simdi ben ne yapmaliyim,bugunde arayip hicbirsey olmamis gibi davraniyor.Kendimi bu kadar hafife aldirmaktan bunaldim,bana deger vermesini bekliyorum.
Sadece benim ona verdigim degeri versin.Ona karsi duydugm sorumlulugu bana hissetsin hepsi bu.....

7 Ekim 2009 Çarşamba

Yorumsuzum...


Son damlalar da bitti sanırım gözlerim de.Tuhaf ki ne tuhaf,bedenim resmen iflas etti son yaşananlardan sonra.3 gündür ne yiyebiliyor,ne konuşabiliyor,ne de ayağa kalkabiliyordum.Neyse şimdi daha iyiyim.Acilen bir doktora gitmek ve beynimi resetlemek istiyorum ama öncesinde bunun için kendimde o gücü bulmam gerekiyor...

3 Ekim 2009 Cumartesi

MASAL GECESİNİN TARİHİ VE YERİ KESİNLEŞTİ :)

Sevgilim'le masal gecemizin yeri ve zamanı artık belli.Bir önceki yazımda belirttiğim gibi Beylikdüzü'nde bulunan Işıldak Kültür Sarayı ile anlaşıldı.24 Nisan 2010 masalımızın en özel gecesi olacak.Öyle heyecanlıyım ki anlatamayacağım sanırım,kelimelerim gerçekten yetersiz kalacak.Sadece heyecanımı paylaşmak istedim :)

2 Ekim 2009 Cuma

IŞILDAK KÜLTÜR SARAYI

Sevgilimle düğün yapacağımız yeri araştırma çalışmalarımız son sürat gidiyordu.Gidiyordu diyorum çünkü dün görüşmeye gittiğimiz yeri tutacağız sanırım.Dün akşam iş çıkışı buluştuk ve Sefaköy'deki bazı salonlara baktık,Allah biliyor ya düğün salonunda yapmayı hiç istemiyorum.Zaten Klas düğün salonunda da 24 nisan doluymuş bunu öğrendim tabi ben iyice demoralize oldum.Sebebine gelince düğün salonları içinde yüzüne bakılır,gelen davetlilerin rahat rahat oturacağı,havadar ve temiz olarak bir Akdeniz düğün salonu bir de Klas düğün salonu vardı.Mecburen şehir dışından gelen misafirleri düşünmemiz gerekiyor ve 24 nisan bizim için çok güzel bir fırsat,23 nisan resmi tatil ve cuma gününe geliyor dolayısıyla rahat rahat izin alma problemi yaşamadan gelebilecekler.Eeee şimdi Klas'ta 24 nisana yer olmayınca geriye Akdeniz kalıyor,ya orada da yer kalmazsa diye düşündüm ve iyice kendimi kötü hissettim.Oradan çıkıp bize gittik annemler yemeğe bekliyordu.Yemek falan yedikten sonra annem,arkadaşının oğlu için görüştükleri bir yer olduğunu,bugün kendisine anlattığını istersek gidip bir bakabileceğimizi söyledi.Çıktık evden gittik bizde hep birlikte.
Ve....... tek kelimeyle mükemmel bir davet salonu olduğunu gördük.Sevgilim de çok beğendi.Gerçekten içimize sindi.Beylikdüzü Carrefour karşısında E-5 kenarında Hasırcılar Alışveriş Merkezi var.İşte Işıldak Kültür Sarayı Düğün ve Toplantı Salonu tam hasırcıların yanında yer alıyor.Yani bu demek oluyor ki ulaşım da çok rahat olacak.Detaylar konuşuldu bu akşam da sevgilimin babasını götüreceğiz o da bir görecek ondan sonra inşallah kesinleşecek :) Gelişmeleri sonra yazacağım...

24 Eylül 2009 Perşembe

SEVGİLİ ! SENİNLE BİR ÇİFT AYAKKABI OLMAK...

     Birbirinin tamamlayıcısı bir çift ayakkabı.Karı-koca gibi........Biri nereye giderse öteki de oraya gider,kah biri öndedir,kah diğeri...Biri tenden soyununca diğeri de soyunur,biri eskiyince diğeri de eskir.Arkadan vuranı da çoktur,destek olanı da...Ama ayrı duran '' iki '' yi  '' bir '' yapar çoğu zaman.

Canımın diğer yarısı sevgilim ! seninle bir çift ayakkabı olmak,tam da böylesine.Ben eteklerimi savurarak dolanırken evimizde bir bakışından anlayacağım acıktığını,sen aynanın karşısında traş olurken bir bakışımdan anlayacaksın sofranın hazırlandığını......

22 Eylül 2009 Salı

SON GELİŞMELER...


      Hayat öyle ya da böyle devam ediyor denir ve işte tam da o anda bazı değişiklikler yaşanabiliyor insanın hayatında.Son durumdan sonra nişanlımın ailesinin evine ailece gittik.Olağan bir karşılaşmanın gecikmiş versiyonuydu o gece yaşananlar.İki tarafın 2 ay sonra birbirleriyle karşılaşması tabi biraz huzursuzluğa sebebiyet versede ilerleyen saatler,bu huzursuzluğun yerini samimiyete bırakmasına vesile oldu.Şimdilik her şey iyi görünüyor.Aman bozulmasın diliyorum.    

    Ve...... nişanlı olarak ilk bayramımızı da geçirdik :) Çok farklı bir his yaşanması gerekiyor sadece,anlatılacak kıvamda değil hazzı çünkü :) Her defasında seni gören,bilen insanların içerisine artık o ailenin bir bireyi olarak girmek,sevdiğin adamın yanında bir sıfat taşıyarak yer almak acayip keyifli bir duyguymuş...

18 Eylül 2009 Cuma

Gecikmiş Davet......

10 haftalık bir nişanlılık süresini arkada bıraktık.Zaman geçiyor evet,öyle ya da böyle geçiyor.Ancak hala kelimelere dökemediğim şeyler var en azından buraya yazıp biraz olsun hafifletmeliyim içimi...
Çok sevgili kayınvalidem 10 haftanın sonunda bizimkileri evlerine davet etti.Daha doğrusu Hüseyin babam aradı babamı,hiçbir şekilde anneler birbirleri ile konuşmuyor telefonda da olsa bunun sebebi ise dediğim gibi kayınvalidem.Daha ilk baştan kayınpederimi devreye sokan hiçbir şey ile ilgilenmeyen kendisi oldu.Bu sebepten de annem bir türlü devreye giremedi.Mecburen babalar sürekli görüşüyor.Sürekli dediğim de ayda 1 falan.Hüseyin babam aramış babamı yemeğe davet ettiklerini söylemiş.Babam da anneme iletmiş bu durumu tabi.Ben anneme ne düşünüyorsun diye sorduğumda aslında bildiğim ama beynime bile inkar ettiğim cevabı verdi.
'' Kızım aradan 2 ay geçti.Nişandan sonra bir kere bile arayıp görüşülmedi.Nişandan 1 hafta 10 gün sonra gibi bohça götürmeye,onlarında evini,aile ortamını görmeye bir kaç komşumuzla beraber gitmemiz gerekiyordu.İyice tanışıp kaynaşmak için.Bu adeti bile yapmamıza müsaade etmediler,damadım ameliyat oldu ona geçmiş olsuna gidecektik onuda istemediler.Bunlarda adet böyleymiş deyip sineye çektik madem öyle buyrun bize gelin dedik davet ettik nişandan 20 gün sonra,kayınvaliden görümcen umursamayıp,sanki hiç davet edilmemişler gibi yaz tatili için yazlığa gittiler.Koca bir yazı orada geçirdiler.Eylülde döneceklerini bile bile temmuzun son haftası gittiler yazlığa,bizim evimize gelip bir kaç gün sonra gidebilirlerdi ama adetlerinde bu da yoktu sanırım çekip gittiler işte.Şimdi söyle bana hiçbir şekilde bizi önemsemediklerini bile bile nasıl gideyim evlerine.Onların keyfi 2 ay sonra geldi diye ben bu kadar gurursuzmu olayım.Madem kayınvaliden hastayım dedikten sonra yazlığa gidebildi pek tabi gelin kızının evine gelebilirdi.O halde siz gidersiniz annem hasta dersiniz ama bende evimde otururum... '' 

......................................... Uzun bir sessizlik oldu....Gözyaşlarımı sildikten sonra anneme farkettirmeden bir nefes aldım ağladımı anlamasın diye sonra dedim '' Annem,benim için,damadın için,sen olgunluk yap lütfen.''

..........................ve tekrar bir sessizlik.....sonrasında annemin cevabı ''peki kızım insan evladı için her şeyi sineye çekebiliyormuş demek ki,öyle olsun madem gelirim.''


Canım annem biliyorum ki çok özel bir aileye sahibim.Benim arkamda olduğun için sana minnettarım...Seni Seviyorum...

14 Eylül 2009 Pazartesi

Zaman Bana Sormadan Geçiyor,Hayat Devam Ediyor...

Öyle kelimelere tam anlamıyla dökemediğim şeyler oluyor ki son zamanlarda,kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum.Ne üste çıkabiliyorum ne dibe batabiliyorum.Şimdi neden bunu yazıyorum onu bile tam anlamıyla çözemiyorum.Buraya yazmaya başladığımdan beri hep neşeli,şen şakrak cümleleri döktürmüşüm,yazmışım da yazmışım.Oysa işin rengi o kadar da parlak değil.İtiraf etmeliyim sancılı hem de çok sancılı bir dönemden geçiyorum.Allah'ım sınıyormusun beni yoksa.Sana isyan edemem ancak toparlayamıyorum kendimi daha fazla,her şey üstüme geliyor,boğuyor beni hayat.Çok ama çok sevdiğim insanla hayatımı birleştirme adına ilk adımı attık 2 ay önce,zaten bunlara biraz dayanabilme gücüm varsa onun sevgisi,sadakati.Öyle de olmasa ne yapabilirdim ki....Ama çatırdayan haller söz konusu,bazen siz ne isterseniz isteyin hayatta bazı sıkıntılar yaşanıyor bunu biliyorum ama çok anlamsızca olanlara ne demeli.İşte bunlara dayanamıyorum.Onun ailesi ve kendi ailem arasında kalmak istemiyorum.Allah'ım ne olur böyle bir şey olmasına müsade etme.Kullarının kalplerine göre verirsin herşeyi bilirim.
Şu ana kadar olması gerekenler tam anlamıyla olmadı en azından ailem böyle düşünüyor.2 ay geçti üzerinden ve annesi bilinmez bir şekilde belki de ortada hiç sebep yokken iki aileyi birbirinden uzak tutmaya çalıştı.Gelmedi,gitmedi.......Sevdiğim adama bunu hiç söylemedim belki de ancak istemeye gelindiği gün kayınvalidemin gelmemesi,hasta olduğunu belirtmesi ve 2 gün sonra yazlığa gidebilmesi öyle yaraladı ki içimi.İnsan oraya gidebiliyorsa gelin kızını da insanlara karşı onure edip evine gelemezmiydi diye düşünmüyor değilim.Sonra Adamımın ameliyatından sonra ailemin geçmiş olsun ziyaretini engellemesi ve ailemin bu engelleyişi öyle ya da böyle bilmesi....en kötüsü de nişan bohçasının o haliyle annemlerin odasında sıradan bir kutu gibi bir köşede kalakalması....Adetler farklıymış,bu nasıl bir bahane olabilir ki,hiç bir şey diyemedim,diyemiyorum da.Benim ailem de yakın komşularımızdan 2-3 kişiyi alıp damatlarının evine bohçayı götürecekler,annem damadı için hazırladığı 1 tepsi baklavayı sunacak,tatlı yenilip tatlı muhabbet edilecek,hem adet yerini bulacak hem de aileler kaynaşmak adına  1 adım daha yaklaşacaktı birbirlerine...Olmadı,olamadı...Şimdi ailem geçti artık,bizi geçmiş olsun ziyaretimiz için bile kabul etmediler nasıl gideriz o eve hiç mi gururumuz yok diye düşünüyorlar,haklılarda bence.Ama gel gör ki arada kalmak beni çok üzüyor.
Peki ya şimdi...bayrama şunun şurasında 1 hafta kaldı.Ne yapacağım ben,insanlar şen şakrak dünürlerine gidip gelirken ben bir başıma yetim gibimi gideceğim nişanlımın ailesinin evine...Neden bunları düşünemedi benim kayınvalidem,neden beni aileme karşı büyütmedi,neden oğlunun mutlu olması onu mutlu edemedi????
Tek gücüm,tek dayanağım sevdiğim,onun varlığı,elini tuttuğumda hissettiğim güven.O beni güçlü kılıyor tüm bu içten içe gizli çekişmeye,onun hissiyatı içimdeki huzurun kaynağı...

8 Eylül 2009 Salı

TRT-SUFİ KLİPLER

    Bu Ramazan'da TRT ekranları çok başarılı bir işe imza attılar.Sufi Klipler adlı uygulamaya koydukları proje ile ilahilerimize yeni bir soluk getirmiş oldular.Gerçekten güzel bir çalışma olan Sufi Klipler'de  birbirinden ilginç ve iddialı sanatçılar, tasavvuf musikisinin seçkin eserlerini yorumlamışlar.
Hayko Cepkin, sözleri Pir Sultan Abdal’a ait olan ‘Demedim mi?’ adlı ilahiyi, Sabahat Akkiraz sözü ve müziği Neyzen Tevfik’e ait olan ‘Hicran Kucağında’ adlı ilahiyi, Türk pop müziğinin saygın isimlerinden Deniz Arcak da ‘Sevdim Seni Mabuduma’ adlı ilahiyi, Urfa yöresinin yeni kuşak gazelhanlarından Bekir Çiçek ‘Milki Beka’dan Gelmişem’ ve ‘Ey Dide Nedir Uyku’ ilahilerini seslendirmiş, Beynelmilel filminin ünlü yönetmeni Sırrı Süreyya Önder de cümbüşüyle kendisine eşlik etmiş.Birkaç yıl önce kaybettiğimiz büyük müzisyen Cem Karaca, sözü ve müziği kendisine ait olan ‘Allah Yar’ adlı ilahisiyle bu Ramazan ayında bizlerle birlikte oluyor. Televizyon ve sinema seyircilerini adeta büyüleyen Şebnem Sönmez, icracılık konusunda da iddialı olduğunu göstermiş ve bir Yunus Emre ilahisini yorumlamak için kamera karşısına geçmiş




‘Sufi Klipler’, TRT ekranlarında… Bence izlenilmesi çok keyif verici bir çalışma olmuş...

7 Eylül 2009 Pazartesi

Gülhane Parkı ve Çay Bahçesi...

İstanbul'da sonbahar hafiften kendini hissettirmeye başlamışken,sevgilim,nişanlım,canım,herşeyimle (bu sıralama böyle uzayıp gider daha...)bir pazar günü yine düştük yollara,genelde rota belirlemeyiz ya bu kez de aynısını yaptık bıraktık kendimizi İstanbul'a.Sultanahmet'te indik bakalım dedik bu sene ramazanda neler yapılıyor burda.Ancak herşey akşam saatlerini bekliyor gibi sessizlik içindeydi.Madem öyle burada her zaman yediğimiz yerde bir pizza yiyelim karnımızı doyurup öyle devam edelim gezintiye :) Böylelikle ilk rotamız Dominos Pizza oldu.Oradan çıktık dedik müze kartlarımız yanımızda mı,evet yanımızda...o halde Topkapı Sarayı'na girelim bir kez daha.Aman Allah'ım o ne kalabalık öyle,her yer yerli yabancı turist dolmuş.Daha önce gezdiğimize sayıp sadece o eşsiz saray bahçesinde dolaşmakla yetindik bu defa.
Sarayın hemen bitişiğinde Gülhane Parkı'nın içinde yer alan Set Üstü Çay Bahçesine gidelim dedik.
İşte bu resimde sarayın avlusundan çay bahçesinin görünümüne ait.  Sevgilimle çıktık saraydan Gülhane'nin içinden çay bahçesine doğru biraz uzun,yorucu ama keyifli bir yürüyüş yaptık.Parkında kalabalık olduğu dikkatimizi çekti.Öyleki boş bir bank bile bulamadık :)   
Parkın ilk girişinde küçük süs havuzları karşıladı bizi.Hoş bir görüntü oluşturuyor hele de böyle sonbahar yapraklarıyla güzel ikili olmuşlardı.Girişte bizi karşılayan bu güzel görüntüden sonra ağaçların o dingin huzuru arasında çay bahçesine doğru yürümeye devam ettik.  
Ve sonra o mis gibi demlenmiş Osmanlı usulü bakır çaydanlıklarda sadece demlikle alabileceğiniz çayıyla ve eşsiz boğaz manzarasıyla meşhur çay bahçesine ulaştık

Güzel,keyifli bir gün geçirdik Aşkımla yine,dönüşte kalabalıkla boğuşmayalım diye trenle gidelim dedik.Ne iyi de etmişiz rahatça,sahil yolundan trenin o kendine has sesi ve sevgilimin yanımda olmasının sağladığı doyulmaz huzur eşliğinde gezimizi sonlandırdık...

3 Eylül 2009 Perşembe

Romantik Bir Gelin Olmak...

Bir İlkbahar gelini olma yolunda ilerlerken, İlkbaharda doğa kış uykusundan uyanırken bende nişanlımla beraber bu uyanışın birer parçası olup mis kokulu çiçeklerin yaydığı mutluluk havası, ferahlığı ve tazeliği düğünüme,gelinliğime,Aşkıma yansısın diliyorum... 

Herşeyden önemlisi böyle romantik bir gelinlik istiyorum :)

1 Eylül 2009 Salı

Kısa Bir Mola...

Yağmur devam ediyor ne güzel ama ben hala ofisteyim,zaman ilerlemiyor.Hüzün etrafımda dolanıyor ya inat ediyor bana dakikalar.Geçip gitse ya bir hızla,akşam olsa ve ben huzurla evime gitsem.
Yapsam kendime bir yorgunluk kahvesi,atsam kendimi koltuğa........arınsam herşeyden,bütün sıkıntılardan...

SONBAHARA MERHABA...

Eylül........sonbaharın ilk hüzünlü ayı geldi yine.İçimdeki huzursuzluğa inat dışarıda yağmur yağıyor.Evde olmalıydım şimdi evet ofiste değilde evde olup sokulmalıydım battaniyemin altına,almalıydım elime bir kitap çevirirken sayfalarını hüznümü geride bırakıp uykulara geçmeliydi ruhum.
Çoğu insanın aksine çok severim yağmuru,etrafta bıraktığı o gri renklere aşığım resmen,ruhuma iyi geliyor nedense,evimin huzurlu sıcaklığında dışarıda ki yağmura eşlik etmeye bayılıyorum.Evet şu an ofiste değil evde olmalıydım.Neden hafta sonu değil diye hayıflanmanın bir faydası yok gerçi.Eylül geldi,yağmuruyla geldi ama günlerden salı ve hafta sonuna daha 4 uzun gün var :(
Yağmuru sevdiğim gibi ona ait resimleri de seviyorum ben...Gizemli bir havası oluyor bu resimlerin bana göre  ,sonbaharı,yağmuru hele de Eylül'ü seviyorum.Eylül benim için çok güzel bir anlam ifade ediyor ayrıca,pek sevdiğim kuzenim,canım bal kabağım Eylül'üm bu ayda doğdu,o şirin fındık kabuğum aramıza bu ayda katıldı.İşte bu yüzden iyidir eylül ayı,berekettir,yeniliktir.En azından bizim için...

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Bu Aralar Sürekli Kitap Okuyorum.......

Ben yine bir kitap bitirdim hem de bu sefer 1 günde,nasıl oluyorsa başlıyorum ve devamı geliyor sonra bir bakıyorum kitabın son sayfasını çeviriyorum :)
Daha önce söylediğim gibi Aurora'nın İncileri'ni bir süreliğine rafa kaldırıp önce Sır'ı okuyup sonra devam edecektim.Ama ben Sır'dan önce Siyah Süt'ü okudum.Yazarı Elif Şafak.Evde kütüphanede duruyordu bir süredir,kızkardeşimin almış olduğu bir kitaptı.Pazar gününü evde geçirmek durumunda olunca rafta olduğu yerden gözüme ilişti öylece,nedense daha önce ilgimi pek çekmemişti,ismindenmidir nedir bilmem.Hadi dedim kendime,madem evdesin yapabileceğin en güzel şeyi yap ve kitap oku,iyi geliyor bu ruhuna biliyorsun :)
Farklı bir tarz sahibi bu kitap,bir otobiyografiyi çok değişik işlemiş yazar.Bir kadının annelik serüvenine giden yolunda kendi iç seslerini yakından tanıması ve en sonunda anaç sütlaç hanımın izini sürmesi....
Sinik entel hanım,saten şehvet hanım,anaç sütlaç hanım,pratik akıl hanım,can derviş hanım,hırs nefs hanım kitapta ortaya çıkan parmak kadınlar.Değişik bir kitap fazla bir şey beklenmeden okunursa beğenilebilir diye düşünüyorum.

28 Ağustos 2009 Cuma

Kısa Bir Not...

Piraye'yi bitirdiğimde Bizim Gizli Bahçamizden'i alıp okuyacağım demiştim ya hani ama kalmadığı için aynı yazarın Aurora'nın İncileri adlı kitabını aldım.Ama şimdi kitapla ilgili yorumlardan anladığıma göre Sır adlı kitabın devamı niteliğindeymiş.Sanırım önce Sır'ı okumalıyım.Bak şimdi ben peşpeşe Nermin Bezmen kitaplarını mı okuyacağım.Aldığım gibi başlamıştım oysa Aurora'nın İncileri'ne.Hüma'nın serüvenine ortak olmuştum bile neyse bir süreliğine ara vereceğiz,öyle görünüyor.Sır'dan sonra serüvene devam edebilirim :)

27 Ağustos 2009 Perşembe

The End PİRAYE...

Pazartesi akşam iş çıkışı aldığım kitaptan daha önce bahsetmiştim.Uzun soluklu,insanın elinden bırakası gelmeyen bir kitap olduğunu belirtmiştim hani,işte aynen öyle oldu gece 02:00 ye kadar uykuma inat Piraye'yi elimden bırakamadım.Son sayfalarında hüzünlendiğim dakikalara eşlik eden gözlerim son sayfada yaşlarını akıtarak hoşçakal Piraye dediler benle beraber...

Kitap 2 günde bitti,daha doğrusu 2 akşamda dün daha erken biterdi ama ben iş çıkışı nişanlımın yanına gittim.Hüseyin babayı arayıp,geleceğimi söyleyince onunla yolda buluşup beraber eve gittik.Sonra benim hınzır Adamım bana mutfakta yardım etti ( ilk defa bu kadar uzun hem de ),kıymayı soteledi,havuçları rendeledi,kavurdu,canım sevgilim yetiştirebileyim diye bana epey yardımı dokundu.Sayesinde iftara yemek yetişti,hep beraber yemeğimizi yedik,o gece vardiyasına geçmiş bu arada o sebeple çıktık evden o servisle işe,bende metrobüsle eve gittim.Kardeşim,annemle teyzemi yazlıktan getirdi bu arada,bir süre muhabbet derken gece 24:00 te ancak elime alabildim Pirayeyi,bu sebeple bitirmemde o kadar gecikti.

Şimdi Bizim Gizli Bahçemizden'i alıp okumalıyım,Nermin Bezmen'i okuyalım bir de bakalım,nasıl bir kitap çok merak ediyorum şimdiden...

26 Ağustos 2009 Çarşamba

PİRAYE....

"Piraye"yi yakın çevrenizde aramayın sakın," diyor Canan Tan. "Hem onun, hem de romandaki diğer karakterlerin hayal ürünü olduklarını belirtmeme, bilmem gerek var mı? Ama uzak şehirdeki şarkının nihavent olduğunu söyleyen Nazım Hikmet ve

"Gözlerin hani?" diye soran Ahmed Arif gerçek."



Yeni kararlar veriyorum son zamanlarda bunlardan biri de belkide benim için en sağlıklı olanı,uzunca bir süredir önceleri olduğu gibi artık kitap okumalıyım diyordum hep kendime ama bir türlü başlangıç yapamıyordum...Dün nihayet,iş çıkışı uğradığım bir kitapçıdan aldığım bu kitapla bunu uygulamaya başladım.Kitap 430 sayfalık ben akşam eve gidip yemek ve rutin işlerin faslını bitirip,şöyle güzel bir de çay demledikten sonra aldım elime ve başladım sayfalarını çevirmeye.Ben çevirdikçe kitap beni içine aldı,esir etti resmen,bırakmak ne mümkün,tatlı tatlı esen rüzgarda balkonda mis gibi çay keyfi ve Piraye....Lezzeti damağımda kaldı.Uyku göz kapaklarımı iyice zorlamaya başladığında saat epey ilerlemiş ve ben 250.sayfayı bitirmek üzereyim.....

Piraye güzel,anlatılanlar gerçekle uzak olmayacak cinsten,alıp okunması tavsiye edilecek bir kitap.Kararımı bu kitapla uygulamaya başlamak çok iyi geldi bana.Bunu bitirip Nermin Bezmen'in Bizim Gizli Bahçemizden adlı kitabını alacağım...Neden daha önce okumaya dönmedim sanki,ne kadar da iyi geliyor oysa bana.Söz verdim ama kendime artık boş şeylere kafa yormayacağım bundan böyle.Ruhumu dinlendirmem gerekiyor bir süre....

Bu arada onu.......evet sevgilimi çok özledim...

21 Ağustos 2009 Cuma

Yıllık İznimiz-Avşa-Sevgilim ve Ben :)

Sevgilimin izne çıkmasını fırsat bilip onunda yüksek ısrarlarına ! dayanamayıp 1 haftalık yıllık iznimi kullandım.Kullandım ve bitti bile her güzel şey gibi.Ne yapalım artık bir dahaki tatile kadar bunun kalıntılarıyla yetineceğim.
14 Ağustos cuma günü ofisten çıktım ve merhaba tatil dedim kendi kendime.Sevgilimle cumartesi günü Avşa yollarına düştük bir kez daha ama bu sefer ne ile karşılaşacağımızı bilerek.Avşa yine aynıydı,güzeldi,kalabalık ve eğlenceliydi.ayrıca 2007 de olduğu gibi hala su olayı çözülememişti,suları yine çeşmeden getiriyordu insanlar.Ancak biz bu olumsuzlukları fazla önemsemedik zira kaldığımız yerin sahibi Asuman hanım ve eşi (ismini öğrenmemişim iyimi :) ) bize bu olumsuzlukları hiç hissettirmediler.Sağolsun eşi hergün pansiyonda kalanlara yetecek kadar suyu bizzat getiriyordu.Akşama mangal yapmak istersek mangalı hazırlayıp bizi çağırıyorlardı.Sevimli,sıcak kanlı ve samimiydi her ikiside. Odamız gayet temiz,banyo geniş,mutfakta her türlü ihtiyacı görecek şey vardı. İşte bunlar da kaldığımız odanın resimleri.Aşkımla orada,herşeyden uzakta,sessizliğin,sakinliğin içinde Aşk'la olmak güzeldi.


Bu defa 2007 tatilimizde olduğu gibi yapmadık ve her gün denize girdik,güneşlendik!!! Ne güneşlenmek ama ilk gün sonunda benim bacaklarım ve sırtım nar gibi kızarmış bir durumdaydı.Aşkım,akşamına serinletici ve rahatlatıcı krem aldıda biraz kendime geldim.Denize girdik,dinlendik,uyuduk,sahilde yürüdük,oturduk,bira içtik,Tanza gittik....
ve....19 ağustos çarşamba günü saat 15:00'te Mavi Marmara gemisiyle Aşk adasından ayrılıp 5,5 saatlik bir yolculukla İstanbul'a döndük...
Güzel geçti ve çok kısa geldi bana bu tatil.Şöyle uzun bir tatil yapmak istiyorum Sevgilimle yine yan yana,kol kola,aşkla.......

11 Ağustos 2009 Salı

Sevgilimle İzlediğimiz Filmler...

Biraz önce cüzdanımda sevgilimle gittiğimiz sinema filmlerinin biletlerini buldum.Aşkımla her gittiğim filmin biletini saklıyorum da.Aslında daha çok filme gittik ama sanırım bazı biletleri farklı yerlere koymuşum :) en son gittiğimiz filmin tarihine bakılırsa biz bayağıdır sinemaya gitmiyormuşuz :(


İlk bilet 24 Nisan 2008 tarihli,Plajda adlı bir filmmiş....Çok öyle özellikli bir film değildi diye hatırlıyorum...Avcılar Avşar'da izlemişiz.


İkincisi 22 Mayıs 2008 tarihli ama ne yazık ki adını hatırlamadığım bir filme ait. Bu da Avcılar avşar bileti :)




3.bilet Beylicium Alışveriş Merkezinin içinde olan Favori Sinemasında izlemiş olduğumuz Aşk Tutulması adlı filme ait. 16 Kasım 2008 tarihinde izlediğimiz bu film çok eğlenceli ve hoş bir filmdi.Fenerbahçe tutkunu bir delikanlının takımımı yoksa sevdiği kızmı önce gelir konulu,neşeli bir film işte.Çok birşey beklemeden eğlenmek için izlemiştik bizde.



4.bilette aynı şekilde Beylicium Favori Sinemasında 22 Kasım 2008'de izlemiş olduğumuz, Osmanlı Cumhuriyeti filmine ait.Çok fazla beğenmedik diye hatırladığım Ata Demirer'in başrol oynadığı bir filmdi bu da...



5.bilet 4Aralık 2008 gecesi Beylikdüzü AFM'de izlediğimde bir süre kendime gelemediğim,erkek ve kadın ilişkisini gerçek hayatın boyutunda anlatan,müzikleriyle beni benden alan ISSIZ ADAM filmine ait....

SEN DİZİME YATTIN,

BEN BİR HİKAYE ANLATTIM

VE SEN BÜYÜDÜN................




6.bilet ise Sefaköy Armoni Alışveriş Merkezindeki Prestige Sinemasında 22 Ocak 2009'da izlediğimiz Vali adlı filme ait.Gerçek hayattan konu edinilmiş olan çok güzel bir filmdi.Daha önce kitabını da okumuştum.Filmini izlemek te ayrıca zevkliydi.

Ve son bilette yine Beylikdüzü Afm'de 30 Nisan 2009'da izlediğimiz Kehanet adlı filme ait. Filmin resmi sitesi çok güzel yapılmış.Film gerçekten de çok sürükleyiciydi.Yalnız sonunu beğenmemiştik diye hatırlıyorum.


Dediğim gibi daha bir sürü film izledik Aşkım'la ama sanırım sakladığım biletleri başka bir yere koymuşum.Şimdilik cüzdanımdan çıkanlar bunlardı.Bu biletlere göre son 3 aydır sinemaya gitmiyoruz sevgilimle.Ama ne yapalım bizim daha önemli işlerimiz var bu aralar hem arada biz evde izliyoruz zaten bazı filmleri.Sinemada ya da evde ne farkederki Aşkım yanımda olduktan sonra :)

10 Ağustos 2009 Pazartesi

HAYAT DEVAM EDİYOR :)

1 Aylık nişanlılık süremizi doldurmuş bulunuyoruz.Ne çabuk geçiyor vakit, 1 ay önce nasıl da bir telaşın ve koşuşturmacanın içindeydik.Neyseki geçti,rutin haline döndü hayatımız tabi belli farklılıklarla.Artık büyük bir keyifle taşıdığım yüzüğüm var parmağımda :) Bunun yanı sıra sevgilimin evimize rahatlıkla gelebilmesi,ailemle oturup muhabbet edebilmesi güzel rahatlıklar.
Şimdilerde yeni bir telaşın içerisindeyiz.Ev arıyoruz,kirada oturmak istemediğimiz için uygun bir satılık ev bulmamız gerekiyor.Bu arada öyle üzüldüğüm bir durum var ki,Aşkım'a da söyleyip canını sıkmak istemiyorum daha fazla ama,arabanın satılmasına çok üzüldüm.Ne çok alışmışım meğer,şimdi bir yere çıkmak bile zor geliyor ikimizede.ancak ev için bunu yapmak zorundaydık.Mecburen evin bedelinin bir kısmını peşin olarak ödemeliyiz ki bankadan aldığımız kredi miktarı az olsun.Hoş bankadan da kredi alabilecek miyiz o da bir muamma ama bilemiyorum ne olacak bu durumun sonu.Offf ki ne of bu kadar zor muymuş evlenmek inanamıyorum.Meğer ne kadar çok düşünülmesi gereken konu varmış.İyiki yanımda sevgilim o olmasa sıkıntılara nasıl göğüs gerebilirdim bilmiyorum.
Her şey bir yana artık bu şirkette çalışmak istemiyorum ama daha iyi bir yer bulana kadar buraya devam etmeliyim,ödemelerimizi ayarlamalıyız vs. vs. Yani Aşkım'la olmanın dışında bu aralar pek keyfim yok.Bir tek onun varlığı aldığım nefesi güçlü kılıyor.
Sevgilim Seni Seviyorum....................Biliyorsun değil mi ???

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Nişan Resimlerimiz :)

Not : Sevgilim şimdi daha iyi,tamponlarını aldılar burnundan,çok şükür bunu da atlattık.Canım benim hep iyi ol ne olur ...Seni Seviyorum...

BİZ........


24 Temmuz 2009 Cuma

Umut Ediyorum...

Sevgilim bugün burnunda ki tamponu çıkarttırmak için sabah 09:00 da hastaneye gitti.Ancak tamponu çıkarttıklarında kanaması durmamış o yüzden yeni bir tampon takmışlar eve göndermişler.Kanamanın durması gerekiyordu aslında,pazartesi gel duruma göre tekrar ameliyat olabilir demişler,şimdi o kadar huzursuzum ki umut ediyorum sevgilim iyi olsun,ciddi bir şeyler oluşmasın ne olur bir daha ameliyata gerek kalmasın.
Biraz önce ablasıyla konuştum,ilaç saati olduğu için uyandırmaya çalışıyormuş.Yemeğini yemeli ki ilacını içebilsin.Ancak Adamım uyanmıyormuş bir türlü,kalkmıyormuş.Uyku ağır basıyor sanırım ya da ağrısı çok başını kaldırmıyor.Canımın içi yanında olamadığım,çalışmam gerektiği için şu anda o kadar kendimi kötü hissediyorum ki.Ağrını dindiremiyecek bile olsam,yanında olup terini silmeyi,pijamanı değiştirmeyi,çorbanı pişirmeyi,yemeğini yedirmeyi isterdim.Her şey bir yana manevi anlamda yanında olmayı o kadar dilerdim ki.Şimdi nasıl çalışayım ben adamım sen evde ağrı çekerken ben burada kendimi işe nasıl vereyim.
Umut ediyorum,bir an önce düzelmeni,iyileşmeni...

23 Temmuz 2009 Perşembe

Hastane Çilemiz :(

Sevgilim nihayet bugün hastaneden çıktı.Sabah saat 09:00'da taburcu ettiler.2 gündür hastanede uğraşıyoruz.Dün öğleden sonra 15:00 te girdi ameliyata 1 saat sonra çıktı.Burnunda ki kıkırdak eğriliği düzeltildi ve burun eti alındı.Gece hastanede kaldık.Neyseki fazla bir sıkıntı yaşamadı.Olan ağrısını da yapılan ağrı kesici iğneler dindirdi.Şimdi iyi çok şükür evde dinleniyor.31 temmuza kadar raporlu olacak,o güne kadar kendisini iyice toparlar diye umut ediyorum.
Tek dileğim,Allah bundan başka hastane yüzü göstermesin.

14 Temmuz 2009 Salı

TAÇLANDIK...


11 Temmuz 2009 ışıltılı bir yaz akşamı nihayetinde taçlandırdık Aşkımızı...Sevgilimle yorucu ve detaycı uğraşların ardından aile-akraba arasında nişanımız gerçekleşti.Öyle çok anlatacak şey var ki aslında söze nereden ve nasıl başlayacağımı bilemiyorum.

O günün sabahı evdeki koşturmaca ve telaşa gözlerimi açtım.Halamlar,annem,dayımın hanımı, teyzem,Hati hummalı bir çalışma içindeydiler.Mutfakta adım atmaya yer yoktu diyebilirim.13:00 te kuaförde olmam gerektiği için 12:00 gibi evden çıkmam gerekiyor ama bu Ayla şimdi nereye gitti derken,çalan kapıyı açıp karşımda Niloş ve Volki'yi gördüğüm anki sevincimi anlatamam.Meğer bizim kız onları almaya gitmiş.Evde benim haricimde herkes durumdan haberdar bana sürpriz olsun diye söylemiyorlarmış.Neyse niloş,Ayla ve ben çıktık kuaföre gittik.Bu arada sevgilim de kendi kuaföründe işlerini hallattirmekle meşguldü.Kuaförden de hummalı ve gayet başarılı bir çalışmadan sonra 16:30 da çıktık.Aşkım bizi fotoğrafçının orada bekliyordu.Canım benim ne de yakışıklı olmuştu o takımın içinde :) Sonrasında 1 saat boyunca gelin hanım damada yaklaşın,damat bey tutun gelin hanımın belini,kavrayın biraz daha sıkı,hadi biraz içten gülün,yok olmadı,hıh tamam şimdi güzel oldu cümlelerinde şekilden şekile girerek bu işinde hakkını verdik.Biz eve doğru yola çıkarken sevgilim de yengesini almak için çağlayana doğru gitti.Eve geldiğimizde evdeki o hızlı çalışma yerini heyecanlı bir bekleyişe bırakmıştı...sonra bir telefon ve adamım biz siteden içeri giriyoruz demesin mi.....Ay ne heyecan ne heyecan,tarifi edilemeyecek bir duyguymuş,yaşayan biliyor gerçekten.Sonrası mı,işte en güzel tarafı da buydu gecenin.Hayırlı dilekler,takılan yüzükler,kesilen pasta ve atılan göbekler......
Her şey çok güzeldi.....

Canimin diger yarisi; Gamzelerinin huzuru, avuclarinin sicakligi, sirtina yaslanip yol almanin guveni hep yanimda olsun. Birlikte nice guzel, mutlu, saglikli, huzurlu yillara...

10 Temmuz 2009 Cuma

SON 1 GÜN...

Ve işte son 1 gün,yarın bu saatler de kuaföre gitmek için hazırlanmaya başlamış olacağım.Evet kuaförü ve fotoğrafçıyı ayarladık.Dün akşam iş çıkışı sevgilimle Bakırköy'e gittik.İncirli caddesinde ki Stüdyo Yüksel ve Tuana Kuaför'ü ayarladık.Yarın saat 13:30 da kuaförde olmam gerekiyor.16:30 da ise fotoğrafçıda hazır olmalıyız.Gün yaklaştıkça heyecanlanıyor muyum ne :)

8 Temmuz 2009 Çarşamba

SON GELİŞMELER...ve SON 3 GÜN...

8 gündür bir koşuşturmacanın içerisindeyiz.Daha önce de bahsettiğim gibi Nedim'imin ailesi 28 Haziran pazar akşamı geldiler.Her iki ailenin tanışma faslı da böylece hallolmuş oldu.Sonrasında söz keselim,hadi olmuşken söz-nişan bir arada olsun denilerek bu koşuşturmacanın içine girmiş olduk böylece.Alışveriş,hadi kuaför ayarlayalım,fotoğraf olmadan olmaz bir stüdyo bulalım,aman elbisem nasıl olacak,ya sevgilimin giyeceği takım elbise,onların altına şık ayakkabılar,saçım da topuz olmalı,peki ya pastam derken 8 günün nasıl geçtiğini anlayamadım.Eminim herkeste farklı bir telaş var ancak,sevgilimle benim tatlı bir heyecanımız da ekleniyor bu telaşa.Nasıl olmasın ki bu AŞKI taçlandırmaya adım atıyoruz artık.
Kısaca özetlemek gerekirse;
Kapalıçarşı da nişan alışverişi yapıldı.Elbisemi aynı gün aldık.Çok yoğun bir gün geçirdiğimiz için sevgilimin takımı ve ayakkabılarımız bir sonraki güne kaldı.Ertesi gün aldık ablayı da yanımıza onun takımını aldık.o günün akşamına da ayakkabılarımızı :) Kıyafetim dore renkli,uzun,şık bir elbise,sevgilim de siyah takımı,dore kravatı ve mendili ile bana eşlik edecek o özel gecemizde :) Tam istediğim gibi oldu.Ayakkabılarımız hele o kadar şık oldular ki.Sevgiliminkini Tergan'dan benimkini de Birol Kundura'dan aldık. Canım benim hiç bir isteğimi geri çevirmeyip beni mutlu kılmaya çalıştığın için binlerce kere teşekkürler.İyiki hayatıma girmişsin.Seni seviyorum Adamım...

28 Haziran 2009 Pazar

2009 KPSS-YENI ADIMLAR...

Bir kpss daha geride kaldi.Yorumda bulunmayacagim bu defa,sadece bransimdan alinacak ogretmen sayisini arttirmalarini umut ediyorum.Agustos ayinda aciklanacak zaten sonuclar,o gune kadar hatirlamak istemiyorum artik kpss yi.
Ve bir baska haber....Yarin sevgilimin ailesi bize geliyorlar,tanisma faslini halletmeye saatler kaldi sunun surasinda.Her sey iyi olsun diye umuyorum bunda da :) 
2009 degisim yilim sanirim.Hayirlisi olsun herseyin.Gelismeleri daha sonra yazarim artik.Simdi sadece cok fazla,heyecan,tedirginlik,sevinc,endise....bir suru duyguyu ayni anda yasiyorum....
Sevgilim Her sey Cok Guzel Olacak.Seni Seviyorum...

22 Haziran 2009 Pazartesi

Bir Hafta Sonu Kaçamağı...Yaşamın Kıyısında...

Sevgilimle bu hafta sonu kısa ama dipdipe denecek şekilde beraber vakit geçirdik.Kısa diyorum çünkü çalışıyordu.Dipdibe diyorum çünkü o kısacık sürenin her anı yanyanaydık :) Pazar günü işten çıktıktan sonra saat 21:00 den 02:00'e kadar bizimdi.Sabahlayamadık malum ertesi gün pazartesi ve iş sendromu.
Sevgilimin bir süredir söylediği filmi
sonunda izleyebildik.Değişik,farklı,içiçe geçen bir o kadar da birbirinden kopuk yaşamları konu edinmiş ilginç bir filmdi.Aslında sinemanın dışında beraber başbaşa izlemek en güzeliydi.Sevgilim başka filmlerde bunu yine tekrarlayalım olur mu :)
Ve işte yine yeni bir haftasonu başladı,ilk günü bitti bile......Ne çabuk geçiyor günler sevgili !!! Farkındamısın???

15 Haziran 2009 Pazartesi

Benim Karım Olur musun???

Güzel düşün güzel olsun derler değil mi ya işte ben de böyle yapmaya karar vermiştim :) Sanırım evren çok hızlı bir şekilde cevap vermeye başladı 14 Haziran 2009 günlerden pazar,şirin sevimli,sıcak bir yaz günü.Yaz bebeği olmama karşın yaz aylarından hiç hoşlanmayan ben bundan sonra yaz aylarını hele ki haziran aylarını daha bir seveceğim sanırım.Zira hayatımla ilgili önemli başlangıçlar,adımlar yaz aylarında oluyor nice süredir.Bedi'nin annemle tanışması yine bir yaz ayına denk geliyor ve mayısta oldu,şansa bak canım sevgilimin kendini en sonunda hazır hissettiği (kimbilir artık hazır hissetmek zorunda da olmuş olabilir belki) evlilik teklifi de yaz ayında oldu.
Olayı baştan anlatmak gerekirse bizim durum biraz sondan başa doğru oldu.sevgilimin böyle işlerle pek ilgisi yok aslında o çok romantizm taraftarı değil açıkcası sırf bu teklifi de ben kendimi huzurlu hissedeyim diye yaptı onuda biliyorum ama olsun beni düşünüp yine de ince davrandı ya asıl önemli olan bu.Benim çok sevgili Adamım hep der ki yahu biz 6 yıldır beraber değilmiyiz ne evlilik teklifi,evleneceğiz işte ne gerek var böyle şeylere ben o kadar insanın içinde yapamam öyle şeyler,alırız takarsın yüzüğünü..... Offff ki ne offf yani böyle şeker mi şeker ama düz düşünen bir adamım var.Ama en sonunda benim sevgilim yaptı yapacağını tabi işe sondan başlayarak :)

Pazar günü geldi beni aldı,sonra gittik daha önce görüştüğümüz arçelik bayisine ve eşyalarımızı aldık.Tabi ben huzursuz eeee hani evlilik teklifi diyorum içimden ama bizimki hiç oralık değil,neyse sonra çıktık yola gittik Bakırköy'de Kırçiçeği restorana orada yemek yedik,konuştuk ve ben hala beklemedeyim....eşyalar alınmış ama ben hala bekliyorum ne komik neyse oradan da kalktık ama hala birşey gelmiyor bizimkinden gittik Taksim'e.Neredeyse 1 saate yakın yürüdük,güzel bir mekan aradık oturmaya derken daha önce gidip oturduğumuz bir yer vardı oranın dışarıda olan bölümüne oturalım dedik.söyledik birer buz gibi bira.İçiyor,konuşuyor ve benim umudum iyice bitiyor derken benim hayatımın anlamı,ruh eşim kızararak söyleyiverdi.................

BENİM KARIM OLUR MUSUN????

Her yer toz pembe oluvermesin mi o an,ne diyeceğimi bilemedim,kaldım bir an,onsuz bir hayatı değil bir evreni düşünemeyen ben kilitlendim.Çok duygusal gördüm kendimi o an ama ne yapayım ben böyleyim......Ve pek tabiki ikimizinde bildiği cevabım dökülüverdi dudaklarımdan...

Evet sevgilim pek tabi evet....Senin karın olmaya sonsuza değin evet....


Ve eş ruhum almış olduğu o bakmaya kıyamadığım,güzelim yüzüğü takıverdi parmağıma....Biz erdik muradımıza darısı tüm sevenlerin başına :)))




10 Haziran 2009 Çarşamba

Bugün Benim Doğum Günüm...

10 Haziran 2009 Çarşamba........Yine bir çarşamba akşamı tam da bu saatlerde (17:00-17:30 arası) 28 yıl önce 81 senesinin sıcak bir yaz gününde merhaba demişim hayata.Önce annemin kokusunu almışım kanımca,öyledir genelde ya hani...Sonra baba ve akrabalara ilk merhaba bakışı atmışımdır kimbilir.İşin özü adının anlamını bile anlayamayacak minik bir bebekmişim bende bir zamanlar.
Ne tuhaf bir duygu,önceleri keyifli,laylaylom oluverir,geçiverirdi doğumgünü zamanlarım.Oysa ilk defa bu sene bir durgunluk var yüreğimde,bedenimde,cümlelerimde.......

Neyse ya çok fazla duygusal resitale gerek yok şimdi,iyiyim,sağlıklıyım,ailem sağlıklı,sevgilimle mutluyum,huzurluyum ( ! bazen bozuyoruz arayı ama olsun),seviyor,seviliyorum.Kardeşim geldi dün İngiltere'den 1 ay süreliğine.Akşama ailece yemeğe çıkalım dedik,hem benim doğum günü olayına bir el atacağız sanırım hem de onun gelişine kadeh kaldıracağız (işin şakası kadeh falan olmaz sade,samimi bir akşam yemeği hepsi o)
Sevgilim çok ama çok şaşırtarak beni,hiç beklemediğim bir anda 11 adet kırmızı gül göndermiş.Anlamı AŞK,seni seviyorum.......Nasıl hoşuma gitti,ofiste masama bir güzel yerleştirdim.Çok yakıştılar masaya da hani,cici durdular.Sevgilim,Adamım Nedimim, mesajına yazdığım cevapta da belirttiğim gibi ben 6 yıl önce seninle bir kere daha geldim dünyaya,iyiki varsın herşeyim ve evet iyiki gelmişim dünyaya,iyiki seni tanımışım...

Ve işte yeni yaşım,28 yaş,pek istemiyordum gelmeni ama madem geldin bari biraz uzun kal şu bünyede de 29 a yerini çok çabuk bırakma olur mu :)
Yeni yaşım sen de hoş geldin sefa getirdin.Sevdiklerimle nice mutlu,sağlıklı yıllara hep birlikte...



3 Haziran 2009 Çarşamba

Pazar Esintisi.....

Sevgilimle mayısın son pazar gününde nihayet Kadıköy'e gittik.Sahile bildiğimiz sahil der gibi olduk önce ama sonra baktık bir dinginlik,bir huzur,bir kalite söz konusu adım attığınız her anda.
Hal böyle olunca dedik bir bakalım sahilin üst tarafında ki sokaklara,bırakalım kendimizi o ana.
Güzel,değişik yani mistik bir havası vardı o ara sokakların.Şu meşhur Çiya Sofrası'nın bulunduğu sokaklardan bahsediyorum.
Hoştu,eğlenceliydi,değişikti yani.Sıra sıra dizilmiş balıkçılar,onların tepesinde dolanan-boyutuna inanamadığım kadar büyümüş olan-martı,üniversite öğrencileri,onların kendine has halleri,yemek yiyip,biranı yudumlarken,muhabbet edebileceğin güzel mekanlar...
Kısacası sevdim ben Kadıköy'ü,bu sefer oturmadık hiçbir yerde ama bir dahakine oturup,biraz içip,sevgilimle hafif çakır keyif olalım istiyorum...

2 Haziran 2009 Salı

Yaşanan Son 1 ay....2009'un Mayıs'ı da Bitti İşte...

1 aydır hiçbir şey yazmamış,anlatmamışım.Sanki hayat durmuş benim için,sevgilim için,bizim için.Oysa durum öyle değil tabi ki.Nedendir bilmem bir türlü fırsat bulupta iki satır yazamamışım hepsi bu.Sevgilimle bu süre zarfında neler yaptık şöyle bir benliğimi yokluyorum ama her zaman ki yaptığımız aktivitelerin dışına çıkmadığımızı farkediyorum sonra.
İş,eve dönüş.Arada iş çıkışı sevgilimle hasret giderme,kokusuna doyma :) , sinemaya gitme !!! ( sevgilimin uyuklaması film arasında,filmden pek bir şey anlayamaması ) , birşeyler yeme,iki çift laf etme.Sevgiliyi ne kadar özlediğini her defasında bir kere daha farketme.....Böyle geçmiş işte 1 ay.
Aaaaaa ama masko'ya gittik biz bak şimdi bunu nasıl atladım.Evet eşyalara baktık,bu da beyaz eşya olayına dönmüş gibi oldu ama neyse :) Yapacağız umarım birşeyler.Yani umut ediyoruz.Ne kadar pahalıymış meğer eşyalar.Offf hayırlısıyla üstesinden gelelim şu işin başka birşey istemiyorum.
Neyse arası çok uzamış bu 1 aylık sürenin öyle ne yediğimize kadarını tabi hatırlayamıyorum :) Bir dahakine arayı bu kadar uzatmasam daha iyi olacak...
Bir de Evteks fuarı vardı,görevliydim.Neyseki kazasız belasız atlattım.Sevgilim pek gönüllü olmasa da ılımlı davrandı!!!

30 Nisan 2009 Perşembe

5.Kat......Sevgilim'le Bir Akşam Yemeği Sefası...


28 Nisan Salı akşamı sevgilimle çok hoş bir mekana gittik.....Başa dönersek aslında,sevgilimle aramızda ki gerginliğin çok uzun süremeyeceğini bilmeme rağmen bu defa adımı ben atmak istedim.O'na farklı bir sürpriz yapayım,beraber bol bol konuşup aynı zaman da şöyle şık bir yemek yiyelim istedim.Nette yaptığım kısa çaplı araştırmanın sonunda ( http://www.5kat.com/ mekanın web adresi burası ) 5.Kat adlı mekanı buldum.Sıcak bir atmosfer,şık bir rahatlık ve lezzetli yemekler arayanların tercihlerinde ilk sıralar da yer alacak bir yer doğrusu.


Mekanın sahibi Yasemin Alkaya,sinema ve tiyatro dünyasının isimlerinden...Gerçekten güzel bir akşam geçirmemize fırsat sağlamış oldum sanırım o gün :) En azından sevgilimin hoşuna gittiğini düşünüyorum.Yemekleri çok lezzetliydi.Özellikle fırından çıkıp sıcak sıcak masamıza gelen ve baharatlı zeytinyağı ile servis edilen ev yapımı özel ekmek karşı konulmaz ikili oluşturdular bizim için.Rengarenk boncuklar,romantik mumlar,göz alıcı pullarla bezenmiş fenerler, mekânın kendine has ve eşsiz ambiyansını çok hoş bir şekilde tamamlamışlardı.22:30-00:15 arasında güzel,keyifli ve lezzetli vakit geçirdiğimizi düşünüyorum.



Hımmmmm aslında mekanın hiç eksik tarafları yok mu diye düşünürsek,fiyatlarının pahalı olduğunu unutmamak gerekir.Öyle her akşam gidip te yemek yenilecek yer değil en azından bizim için :) Ama şöyle,sevdiğimle 40 yılın başında kendimize bir güzellik yapmak istersek tercih edilecek bir yer....

17 Nisan 2009 Cuma

Sevgilim,Ben ve Vahşet Partisi Saçmalığı :)

Sevgilimle dün akşam nihayet uzun bir süreden sonra hafta içi akşam saatlerinde görüşebildik.O kadar uzun bir süredir gece vardiyasında çalışıyordu ki tarihi tam olarak hatırlıyamıyorum en son çıktığımız hafta içi akşamının :(
Gerçi gündüze dönmesi de çok bir şeyi değiştirmedi,işten 21:00 de çıkıyor bu defa da ancak dün 19:00 da çıktı sırf görüşelim artık diye,geldi işten beni aldı,bir küs bir barışık olan son zamanlarda ki ruh halimiz sebebiyle bir süre kendimizi bırakmadık neden bilemedim birbirimize,konuştuk.....o beni anlamadı ben onu anlamadım hatta bir ara her sinirlendiğin de yaptığı gibi yönümüzü eve çevirdi,bırakacak beni eve oldu.Ama devreye giren şeytan tüyüm :) işinin hakkını verdi.Kendimizi Beylikdüzü yollarında bulduk :) Dedik madem bugün günlerden perşembe,madem bir süredir gitmiyoruz sinemaya,madem bugün genç turkcell kampanyası günü (1 bilete 1 bilet bedava) ,hem de Beylikdüzü Markacity Cinemarka da hiç film izlemedik deneyelim dedik,dedik te seçtiğimiz filmin (gerçi pek seçenek te yoktu ya) bu derece sıradan bir film olacağını hiç düşünmemiştik.21:00 de başlayıp 22:30 da biten saçma koca bir zaman kaybına sebebiyet veren bir filmdi Vahşet Partisi.....Sinema salonu için aynı olumsuz eleştiriyi pek yapamayacağım zira salonda sevgilim ve ben vardık :) hatta Adamım Aşkım bak sanki evde film izliyor gibiyiz bile dedi bir ara da bir de film güzel olsaydı.Neyse izlemeden bilemeyecektik ama o süreyi sevgilimle çay,kahve içip,muhabbet edip,hiçbir şey yapmayıp sadece elele tutuşup gün içinde olanlardan konuşarak geçirsek çok daha iyi olurdu... Sanki Aşkım'la hiç görüşmemiş gibiyim hala çok göresim var kendisini offf ya ne vardı saçma sapan bir film için 2 saatimizi harcadık ki.Doyamadım sevgilime ben ama haksızlık bu :(((


8 Nisan 2009 Çarşamba

Bir Gezi Planı Daha :)))Galata,Yıldız Sarayı,Arkeoloji...

Bahar geldi bizde bir gezilecek görülecek mekan,yer araştırma hevesi başladı ki aman nazarlara gelmesin.bu pazar (22 Mart) günü de sevgilimle aldık soluğu önce Galata Kulesi'nde.Taş merdivenlerini çıkıp,görevlilerin karşıladığı lobiye kadar gelip geri dönülürmüydü bilemem ama biz gelmişiz madem çıkalım bir yukarı yoksa ne anlamı olur buraya gelmenin :) deyip kişi başı 10 Tl verip bindik asansöre,ay noluyor hızlı mı çıkıyor bu asansör,midem de bulandı sanki demeye kalmadı baktım ki çıkıvermişiz.Restoran kısmından geçip balkon bölümüne geçtik,daha doğrusu o kalabalık içinde sevgilimin ellerine sıkıca sarılıp ezilmemeye çalıştım.İşte bu dedim ama o anda,karşıya,bulutlara,ufak çatılara,kuşlara bakınca.....işte bu.Helal olsun demeyi de unutmadım içimden Hazerfan ahmet Çelebi'ye,nasılda uçmuş adam yahu!!! Sevgilim pek etkilenmedi sanırım ne yani bunun için mi çıktık,verdik şimdi biz 20 Tl dedi ama bence güzel bir görüntüydü,en azından onun yanında,rüzgarın hızını yüzümde hissederken,elini sıkıca kavrayıp gökyüzüne bakmak bile keyifliydi benim için:)
Sonra dedik gidelim yıldız sarayına,daha farklı,kalabalık,otantik bir atmosfer beklerken umduğumuz gibi çıkmadı orası.İlk gittiğimiz de görevliler haricinde sevgilim ve ben vardık.Sonra birkaç hol ilerleyince film çekimi için birilerinin olduğunu gördük.İşin garip yanı bizi o bölüme almadılar.Bu ne küstahlıhtır.Sevgilimin yanında kızdığımı belli etmedim daha fazla sinirlenmesin diye ama hoş bir davranış değildi.Yapıyorsanız yapın kardeşim çekiminizi biz de kalıcı değiliz ya.Neyse bu sebepten pazar günü bile in cin top oynuyor vesselam,diğer müzeler gibi değil yani...
Buradan çıkıp sevgilimin en çok görmek istediği yere Arkeoloji Müzesine doğru yol aldık.Aman gez gez bitiremedik burayı,bölüm bölüm o kadar büyük ki,zaten illa görülmeli öyle anlatmayla olacak gibi değil.Hem çıkış saatine yakın geldiğimiz için hem de çok büyük olduğu için bitiremedik tabi,daha sonra gelip göremediğimiz bölümlerine bakarız deyip çıktık.......diye hatırlıyorum nedeni ise bunları 2,5 hafta sonra yazıyor olmam.Geç yazmamın sebebine gelince araya seçim girdi (29 Mart),sonra sevgilimle küslüğümüz ,yine mi evet yine :) Küsüyorum ben bu adama ama nasıl yapıyorsa yapıyor hınzır affettiriyor kendisini,şeytan tüyü var sanki...

14 Mart 2009 Cumartesi

YENI BIR MUZE GEZISI PLANI :)

Bu blogun adini Muze Kart'la Geziler diye koysam daha iyi olacakti sanirim.Yazmaya basladigimdan beri muze karti anlatip durmusum ve simdide yarin icin nereye gidelimin arastirmasini yapiyorum netten.       https://satis.muzekart.com/muzeler.com.pdf  adli siteden Istanbul'da ki muzeleri inceledim.Yarin gidelim dedik ama sevgilim tum gece calisiyor olacak yarin oglen 12:30 da birakacak isi,uykusuz bir durumda digerleri gibi eglenceli gecermi bilmiyorum.Belkide gitmeyiz,yarin onun uyku durumuna bagli neyse ki normal calisma sekline geciyor pazartesiden itibaren.Sevgilimin butun duzeni bozuluyor bu gece vardiyalarinda,1 haftadir gunduz uyu gece calis.....amannnn ne oluyor dedim,Adamimin sesini duymaya hasret kaldim yahu.Tabi bu arada 3 gunluk kirginlik......bu konuyla ilgili daha fazla hicbir ayrinti yazmayacagim,cunku baristik bile.Ey hayat,kusura bakma ben o Adami seviyorum eee o Adamda beni seviyor.Bosuna harcamadik biz bu 5 (6 dan gun aldik :) ) yili... 
    Ben ne anlatiyordum konu nereye geldi yine.Arkadaslarimla birsey konusurkende aynisi oluyor,onlarda tamam biliyoruz Nedim'i seviyorsun demiyorlar mi.Ay diyorum Bir Daha Soyleyin.Cem Yilmaz in stand up in da anlattigi skec gibi oldu,neyse iste konu Adamima gelince ben baska sey anlatamiyorum ki.Yarin olsun bakalim belki gideriz belki gitmeyiz.Sevgilimin kendini iyi hissedip hissetmemesine bagli......Askim bu gece fazla yorulmazsin umarim.SENI OZLEDIM,OPUYORUM BI SURU.....

8 Mart 2009 Pazar

Muze Gezmelerimiz Devam Ediyor :)

     Sevgilimle bugun Topkapi Saray'ina gittik.Once yolda vazgecmek uzereydik ama sonra sansimizi deneyelim dedik dustuk yola.Iyi de yapmisiz yetistik.O ihtisami,o gecmisin izlerini solumak bambaska bir ruyaydi.Hazine bolumunde gorduklerimiz karsisinda saskinligimizi saklayamadik,Kutsal Emanetlerin sergilendigi bolumde ise duygulanmamak elde degildi.Nedim'im bile cok etkilendi.Guzel cok guzel bir is yaptik biz bu karti almakla :) Daha sonra bir gun erken gelip daha detayli gezeriz diyerek ciktik o buyulu ortamdan.Sarayin bahcesinden yol boyu kurumus agac dallari esliginde,sevdigim adamin eli elimde yuruduk,yuruduk.....yuruduk.Arabanin oraya gelince bir yemegi nasil ve nerde yiyelim krizi yasandi ama cok kisa surede tatliya bagladik bunu da :) Sevgilime onerdigim bir fikir ondan da onay alinca.....kendimizi yagmurun da yagmasiyla iyice bugulasmis camlari esliginde arabada Dominos Pizza'dan aldigimiz pizzalarimizi yerken bulduk. 
     Cok gulduk halimize,kucagimizda pizza paketleri,buram buram kokusu...ve iyice acikmis midelerimiz de cabasi.kocaman orta boy pizzalarimiz bir cirpida bitiverdi.Adamim iyiki senin sozunu dinlemisim de pizza yemisiz,ama cok yedim ben yaaaa diye soylendim durdum yol boyu sevgilime.Arabada pizza zevkinden sonra Dolmabahce'de cay icelim mi dedik ama sonra iceriz deyip vazgectik....Eeeee o kadar toktu ki karnimiz caya bile yer kalmamisti :) 
    Bakalim bir dahakine Arkeoloji Muzesine gidelim dedik.Ben cok sevdim bu gezmeleri.Iyiki almisiz muze kartlarimizi diye bilmem kac defa daha tekrarlayabilirim sanirim.......

6 Mart 2009 Cuma

MUZE KARTLA DOYA DOYA GEZMELERIMIZ...

         Sozum ona sevgilime surpriz yapacaktim bu blogu,ama 1 aydir hicbir sey yazmamisim.Gecmisimizden,birlikte yasadigimiz anlardan bir gunluk kalsin istedim cocuklarimiza.Nedim ve Ayda'nin ogluna ya da kizina.Ya da her ikisine birden :) Dusuncesi bile super.Allah'im sen goster o gunleri bize...Simdilik biraz daha yazayim sevgilime surpriz olsun.Sonra o izin verirse resimlerimizden de eklerim. 
        Ve sonunda sevgilimle basladik muze kartimizla gezmelere :) Iyiki almisiz,daha once neden dusunmemisiz bilmem.Cok guzel oldu.Karti aldigimiz gun yani 22 Subat Pazar gunu,ilk olarak Ayasofya'ya girdik.Sevgilimin resimlerini cektim o da benimkileri cekti.Dolastik,sasirdik,hayret ettik bir kez daha o zamanlarda boyle bir mimarinin olmasina.Gercekten gorulmesi gereken bir yer. 
        Sevgilim aradi simdi,soylemedim henuz bu blogu ona ya o yuzden kendimi suclu hissettim ama ne yapayim surpriz olsun istiyorum Adamima.Ozur dilerim Askim,kizma tamam mi daha once soylemedim diye. 
        Iste o pazar gunu sadece Ayasofya'yi gezebildik.Sevgilim asil Topkapi Sarayi'ni merak ediyordu ama saat 16:00 da kapandigi icin giremedik.Bizde mecbur bir dahaki hafta sonuna birakip eve dogru yol aldik. 

3 Şubat 2009 Salı

Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı.......Evlilik Fuarı

Sevgilim'le bu hafta sonu gitmek için Evlilik Fuarına internetten online davetiye aldım.06-08 Şubat tarihleri arasında,eğer sevgilim gitmek isterse (umarım ister) pazar günü gidip,evlilik öncesi hazırlıklarla ilgili yapılabilecek şeyleri görmek istiyorum.Eğlenceli ve ilginç olacağını düşünüyorum ama öncesinde sevgilimi ikna etmek gerekiyor.....
Bu arada sevgilime bu blogtan henüz bahsetmedim,14 Şubat'ta söyleyeceğim,sürpriz olsun istiyorum.... Ayrıca sevgililer gününde ne hediye alacağımı buldum :) Cumartesi günü Migros'ta ki Fenerıum mağazasında gördüğümüz ve onun çok beğendiği sweatshırt'ü alacağım.Aşkıma ne yakışacak ama... Sevgilimi özledim bak şimdi,canım benim Seni Seviyorum.

1 Şubat 2009 Pazar

Muze Kart.....

  Nedim'le (sevgilim olur kendileri bu arada) bugun karar aldik,artik tarihi yerleri gorup,muzeleri gezelim istiyoruz.Kardesimden ogrendigimiz muze kart olayi bizi bu konuda daha bir heyecanlandirdi.20 TL verip 1 yil boyunca ucretsiz butun muzelere girilebiliyormus bu kartla.Ilk firsatta gidelim ve cikartalim dedik kartlarimizi,ne guzel oldu bu,sevgilimle keyifle rahatca gezeriz artik. 
   Bu arada sevgilim dogum gununde aldigim saati cok begendi,oyle de yakisti ki.Ne yakismaz ki zaten beyefendiye .Seviyorum seni canim benim,bir kere daha nice mutlu,saglikli yillara,benimle beraber :)))  
Uzun soluklu bir hikaye olacak belki de bu blog....
Bir suredir istiyordum,hafizamda kalan yasanmisliklarima zaman icerisinde istedigim vakit geri donebileyim,sevgilimle oturup sasirarak bunlari da mi yapmisiz,buraya da mi gitmisiz diyebilelim.Her seyi yazmak isteyecegim gun gelecek,gun gelecek hicbir sey anlatamayacagim.Anilarim gecmisimden,gelecegime kalsin istiyorum sadece :)